İçeriğe geç

Gözde sulanma ve yanma neden olur ?

Gözde Sulanma ve Yanma Neden Olur? İktidarın, İdeolojinin ve Toplumsal Gözün Anatomisi

Bir siyaset bilimci olarak, insan bedenini yalnızca biyolojik bir varlık olarak değil, toplumsal düzenin bir yansıması olarak da görürüm. Göz, bu düzenin en kırılgan ama en keskin organıdır. Baktığımız yer, kime baktığımız, neyi görmezden geldiğimiz — hepsi birer iktidar pratiğidir. Bu yazıda, tıpkı bir toplumun gözleri gibi sulanan, yanan ve bulanıklaşan “bireysel göz” üzerinden güç, ideoloji ve vatandaşlık ilişkilerini sorgulayacağız.

Gözde Sulanma: Duygusal Tepkiden Siyasal Tepkiye

Göz sulanması genellikle alerji, enfeksiyon veya çevresel etkenlerle açıklanır. Ancak siyaset bilimi perspektifinden bakıldığında, bu “sulanma” yalnızca fiziksel bir tepki değil, aynı zamanda bir duygusal-politik reflekstir. Vatandaşın gözünden akan yaş, iktidarın şiddetine, adaletsizliğe, dışlanmışlığa karşı verilen doğal bir cevaptır.

Toplumsal göz bazen ideolojik tozla dolar; propaganda, medya kontrolü, kurumsal yönlendirmelerle bulanır. Bu durumda sulanma, görmeyi zorlaştırır ama aynı zamanda bir uyarı sinyalidir: Göz, sistemin baskısına karşı direniş gösterir. Bu noktada soralım: İktidarın gözü yaşarır mı? Ya da “vatandaş” ne kadar ağlayabilir, sistemin sınırları içinde kalırken?

Yanma: İdeolojinin Göze Teması

Gözde yanma genellikle dışsal bir irritasyonun sonucudur. Ancak siyasal düzlemde, bu ideolojik yanma olarak da okunabilir. Bir birey, kendi inançlarıyla, devletin, kurumların ya da toplumun dayattığı normlar arasında sıkıştığında “göz yanar”.

Modern iktidar biçimleri, gözümüzün içine kadar girer. Reklamlarda, haberlerde, eğitimde… Her yerde bize “neye bakmamız, neyi görmezden gelmemiz gerektiği” öğretilir. Bu, Michel Foucault’nun deyimiyle bir “gözetim rejimidir.” Vatandaş, bu gözetimin sürekli baskısı altında yaşar. Göz, hem gören hem görülen bir organa dönüşür. Yanma hissi, bu görülme zorunluluğunun bedensel izdüşümüdür.

Erkeklerin Stratejik Bakışı, Kadınların Katılımcı Görüşü

Toplumsal cinsiyet, görme biçimlerini de belirler. Erkek bakışı genellikle stratejik ve güç odaklıdır; dünyayı bir rekabet alanı olarak görür. Kadın bakışı ise katılımcı ve toplumsal etkileşim odaklıdır; göz, yalnızca görmek için değil, anlamak ve paylaşmak için kullanılır. Bu iki bakışın kesiştiği yer, demokrasinin göz hizasıdır.

Peki, toplumsal düzenin gözü kimin bakışıyla şekilleniyor? Erkek egemen sistemlerin soğuk stratejik gözü mü, yoksa kadınların sıcak, dayanışmacı bakışı mı?

Kurumlar, İktidar ve Gözün Kırmızı Çizgisi

Gözdeki kızarıklık, tıpkı devletin aşırı baskısı gibi, bir uyarıdır. Kurumlar — sağlık sistemi, medya, eğitim ve yargı — toplumsal bedenin organlarıdır. Ancak bu organlar aşırı çalıştığında ya da yozlaştığında, “göz” tahriş olur. Vatandaşın gözünde yanma başlar; bu yanma, kurumsal şeffaflık eksikliğinin semptomudur.

İktidarın sürekli olarak vatandaşın bakışını yönlendirmesi, kendi kırmızı çizgilerini dayatması, demokrasiyi körleştirir. Göz, artık kendi gerçeğini değil, dayatılan gerçeği görür. Burada en önemli soru şudur: Göz, gerçekten kime aittir? Vatandaşa mı, yoksa onu izleyen devlete mi?

İdeoloji, Vatandaşlık ve Görme Biçimleri

İdeolojiler, toplumsal gözlüğümüzü belirler. Kimimiz milliyetçilikle, kimimiz liberalizmle, kimimiz feminizmle bakarız dünyaya. Ancak her ideoloji, bir optik filtre gibidir — bazı renkleri öne çıkarır, bazılarını gizler. Gerçek, bu filtrelerin ardında, gözümüzün tam önünde bulanıklaşır.

Vatandaşlık bilinci, bu bulanıklığı fark etmekle başlar. Gözdeki sulanma ve yanma, yalnızca bedensel rahatsızlık değil, bir siyasal farkındalık eylemidir. Çünkü görmek, anlamak ve sorgulamak artık politik bir iştir.

Sonuç: Gözleri Kuruyan Bir Toplum Körleşir

Bir toplum, gözleri kurumaya başladığında körleşir. Ne adaletsizliği fark eder, ne de hakikatin yönünü bulabilir. Oysa göz sulanması, yanması, bakışın hâlâ canlı olduğunun göstergesidir. Birey ağlar, çünkü görmektedir. Vatandaş yanar, çünkü duyarlıdır.

Gözde sulanma ve yanma yalnızca bir sağlık meselesi değildir; bir siyasal bilinç göstergesidir. Her göz, kendi demokrasisini yaratır. Ve belki de asıl mesele, artık neye baktığımız değil, nasıl baktığımızdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasino girişsplash