Karine Nedir Hukukta? Bir Gerçeğin Peşinde – Duygusal Bir Hikâyeyle Anlayalım
Bazı kavramlar vardır ki, onları sadece kitaplardan öğrenmek yetmez; yaşamak, hissetmek, hatta bir hikâyenin içinde nefes almak gerekir. Bugün seni sadece bir hukuk terimiyle değil, insan ilişkilerinin, stratejilerin ve duyguların iç içe geçtiği bir hikâyeyle tanıştıracağım. Hazır ol, çünkü “karine” denen o soğuk hukuk kelimesi, birazdan sıcacık bir insan hikâyesine dönüşecek.
—
Bir Akşamüstü Başlayan Davanın Hikâyesi
Yağmurlu bir İstanbul akşamıydı. Avukat Eren, elindeki dosyayı sımsıkı tutarak mahkeme salonuna doğru yürüyordu. Soğukkanlı, çözüm odaklı ve her zaman stratejik düşünen bir adamdı. Ona göre hukuk bir satranç oyunuydu ve kazanmak için doğru hamleleri yapmak şarttı.
Diğer tarafta ise müvekkili Elif oturuyordu. Elif, olayların ardındaki duyguları gören, insanları anlamaya çalışan, empatik bir insandı. Eren’in bakış açısına göre fazla duygusaldı ama belki de bu yüzden adaletin kalbine dokunan tarafı temsil ediyordu.
—
“Karine” Sahneye Çıkıyor
Dava oldukça hassastı. Elif, eski ortağı tarafından haksız yere dolandırıcılıkla suçlanmıştı. Ne yazık ki ortada ne yazılı bir belge ne de açık bir delil vardı. Ancak bazı olaylar, davranışlar ve sözler zinciri vardı ki, bunlar tek başına bile gerçeği ortaya çıkarabilecek kadar güçlüydü.
İşte tam bu noktada devreye karine kavramı girdi. Hukukta “karine”, bir olayın doğrudan kanıtlanamasa da normal hayat tecrübelerine ve mantığa göre çıkarım yapılabilecek sonuçlar anlamına gelir. Başka bir deyişle, somut delil yoksa bile, olayların akışı ve davranış biçimleri bize gerçeği gösterebilir.
—
Bir Karine Nasıl Kurulur? Elif’in Davasında Cevap
Eren mahkeme salonunda ayağa kalktı ve sözlerine başladı:
“Sayın hâkim, müvekkilim Elif’in dolandırıcılık yaptığına dair tek bir belge bile yok. Fakat dikkat edin: Ortağı, paranın kaybolduğu tarihten iki gün önce Elif’in şirketten ayrılacağını öğreniyor. Hemen ardından şirket hesaplarına tek başına erişim sağlıyor. Ve aynı gün, paranın tamamı kayboluyor. Bunlar bir tesadüf mü, yoksa mantığın bize sunduğu bir karine mi?”
Hâkim başını salladı. Çünkü bu örnek, hukukta en sık kullanılan karinelerden biriydi. Her ne kadar doğrudan bir delil yoksa da, olayların olağan akışına göre suçun kimin tarafından işlendiğine dair güçlü bir çıkarım yapılabiliyordu.
—
Karineyle Değişen Bir Hayat
Duruşmalar haftalarca sürdü. Elif, her celse sonunda gözyaşları içinde Eren’e teşekkür ederdi. Eren ise her defasında “Henüz bitmedi” diyerek sakinliğini korurdu. O, stratejisini karine üzerine kurmuştu; çünkü bazen doğruyu bulmak, tek bir belgeye değil, mantığın ve hayat tecrübelerinin sesine kulak vermeye bağlıydı.
Son celsede hâkim kararını açıkladı: Elif beraat etti. Mahkeme, dolandırıcılık suçunun karşı tarafça işlendiğine dair güçlü karineler bulunduğuna hükmetti. O an Elif’in gözlerinden süzülen yaşlar sadece bir zaferin değil, adaletin duygusal ağırlığının da sembolüydü.
—
Hukukta Karineye Dair Örnek
Hikâyedeki olay, hukukta çok sık rastlanan bir karine türünü temsil eder. İşte buna bir örnek:
- Zilyetlik karinesi: Bir malın elinde bulunduğu kişi, onun sahibi sayılır. Bunu çürütecek bir delil olmadıkça bu kabul geçerlidir.
- Suç karinesi: Suçun işlendiği şartlar, olayın failine dair güçlü bir çıkarım yapmaya izin veriyorsa, bu da mahkemece değerlendirilir.
- Evlilik karinesi: Evlilik içinde doğan çocuk, eşlerden biri tarafından reddedilmedikçe babadan doğmuş sayılır.
Gördüğün gibi “karine” sadece bir hukuk terimi değil; hayatın doğal akışını mahkeme salonuna taşıyan, adalet terazisini gerçeklere yaklaştıran bir araçtır.
—
Sonuç: Karine, Gerçeğin Sessiz Tanığıdır
Elif’in hikâyesi bize şunu hatırlatıyor: Her gerçeğin bir belgesi olmayabilir. Bazen olayların dili belgelerden daha yüksek sesle konuşur. Karine tam da burada devreye girer ve hukuk, mantığın ışığında gerçeği bulur.
Şimdi sana soruyorum: Hayatında hiç doğrudan kanıtlayamadığın ama içten içe doğru olduğuna inandığın bir şey yaşadın mı? Belki de senin hikâyende de bir “karine” vardır… Yorumlarda paylaş, birlikte tartışalım. ⚖️